10 günlük uzun sayılabilecek İtalya seyahatimiz bizi oldukça heyecanlandırıyordu. Bu seyahatin içinde neler yoktu ki..,

Sanat, tarih, gastronomi, çılgın gece partileri, Vespa, deniz, güneş ve çok daha fazlası...

 

İlk durak kızıl İtalyan şehri Bolonya ????

Birkaç ay önce sadece 4 günlüğüne Bolonya'ya gidip şehrin en iyi restoran ve şarküterilerini deneyimlemiştik. Bolonya gastronomik açıdan çok dolu bir şehir. Ancak bu seyahatimizde Bolonya'yı sadece ilk gideceğimiz şehir olan Rimini'ye gitmek için havaalanına giderek kullandık. Havaalanının yakınındaki araç kiralama merkezinden daha önceden internet üzerinden kiraladığımız aracımızı almaya gittiğimizde, "Türk ehliyeti uluslararası değil, aracı size veremeyiz. Eğer almak istiyorsanız 100 euro kapsamlı bir sigorta yaptırmalısınız" yanıtı ile karşılaştık. Kiralama firması çalışanı bize Türkiye ehliyeti İtalya'da geçmiyor diye aracı vermeyi reddetti. Aslında 2023 yılında Türkiye ve İtalya arasında yapılan anlaşma sonucunda Türk ehliyeti ile İtalya'da araç kiralanabiliyor. Zaten bir önceki  (geçen sene) İtalya seyahatimizde kiralama yapmıştık. Hem de şu an bu olayı yaşadığımız kiralama ofisinin hemen yan kapısında bulunan diğer firmadan... Fakat şu anki kiralama firması, "firmadan firmaya değişiklik gösterebilir, bizim firmamız kabul etmiyor. Bu aracı  kiralamak istiyorsanız 100 Euro değerinde ekstra sigortayı yaptırmak zorundasınız" diyerek bizden ekstra  para talep etti. Zaten kiralama merkezinde tam bir kaos hakimdi. Aşırı yoğun kiralama ofisinde çalışanlar son derece gergin ve sinirli görünüyordu. İtalya'da bu gibi durumlar sıkça yaşanabiliyor. Eğer İtalya'da araç kiralayacaksanız önceden tüm detayları teyit etmemizi öneririm.

Sonuç: 100 euro "avantayı" ödedik ve aracı teslim aldık :)

♦️♦️♦️

 

Yaklaşık 1 saat 20 dk araba yolculuğundan sonra;

Rimini şehrinin Riccione'ye 10 dakika mesafedeki Saludecio kasabasındaki çiftlik evimize geldik. Burayı ayırtırken fotoğraflarını çok beğenmiştik ancak farklı alternatifler arasından burayı seçmemizin bir nedeni de bu çiftlik evinin isminin "Tamerici"'olmasıydı..:) Yani sanki bizim evimiz gibi...

Tamerici House... Bahçesinden, odalarından huzur ve doğallık fışkırıyor ????

Yaseminler, lavantalar ve çeşitli çiçekler ile çevrili harika bir İtalyan köy evi. Ev sahibimiz Antonella teyze bize çilekli turta yapmış. Buzdolabında harika İtalyan peynirleri, şarküteri ürünleri ve birçok şeyi biz eve gelmeden hazırlamış. Evin içi de, dışı da, sahipleri de ayrı tatlı. Bir vadinin yamacındaki köy evinin bahçesinde büyük bir barbekü, güneşlenme alanları ve oturma alanları vardı. Günün yorgunluğunu bahçede biraz keyif yaparak attıktan sonra iyice karnımızın acıktığını hissettik.

 

Da Tanfol restoranda lokal bir deneyim

Muhteşem manzaralı yollardan, inanılmaz güzellikteki sakin sokaklardan geçerek Tanfol restorana geldik. Menüde İngilizce yazan hiçbir şey yoktu. Burası, lokal İtalyan yemekleri, şarküteri tabakları ve ev yapımı şarapları ile köyün en eski ve sevilen restoranı. Tam bir İtalyan köy restoranı. Ama yine de rezervasyon ile geldik. Yoksa yer bulunmuyor. Ne olursa olsun; İtalyan'nın her bir köşesi dünyanın her yerinden turistlerin ilgi odağı. Böyle bir köy restoranında bile boş masa yoktu ve farklı ülkelerden turist oldukları belli olan insanlarla doluydu. Biz rezervasyonumuzu The Fork uygulaması üzerinden rezervasyon ve bir de %20 The Fork indirimi tanımladılar. Yurt dışındayken iyi restoranlar ve avantajlı rezervasyonlar için The Fork uygulamasını mutlaka indirin...

 

Tavsiye üzerine ıspanaklı - fossa peynirli ravioli sipariş ettik. Masaya gelen şarküteri tabakları ve ev yapımı şaraplar hepsi çok iyiydi. Fossa peyniri ile yaptıkları benekli ve cevizli ravioli resmen başka bir boyuttan gelmiş gibiydi. Mutfağından servisine, tüm çalışanların aynı aileden olduğu Da Tanfol bize tam istediklerimizi sundu...

 

Ertesi sabah uyanıp evimizde güzel bir kahvaltı yaptıktan sonra Antonella teyzenin bizim için yaptığı ev yapımı çilekli turta ve çok lezzetli  kapuçinoları içip arabayı atladık ve  Riccione merkezine doğru yola koyulduk.

Rimini şehrinin ünlü tatil bölgesi;

RİCCİONE'deyiz

Riccione; kilometrelerce uzanan kum sahil ve plaja paralel, otelleri, restoranları, gece eğlence mekanları, şık mağazaları ve konsept dükkanlar ile İtalya'nın kuzey bölgesinde sevilen bir tatil kasabası. Riccione sahiline indik ve vakit kaybetmeden kasabayı keşfe başladık. Sokaklarda gezinirken yine müthiş güzel çiçek kokuları ve bakımlı şık caddeler bizi etkiledi. Her evin kapısında, penceresinde rengarenk çiçekler, saksılar ve müthiş güzel yeşillikte bitkiler fışkırıyordu. Türkiye'de bir çiçekçi dükkanından yüzlerce lira ödeyerek alabileceğiniz çiçekler kaldırımlarda, evlerin giriş kapılarının çevresinde veya behçelerdeydi. Belediyenin de peyzaja ve doğallığa çok önem verdiği belliydi. Ağaçlar inanılmaz güzellikte muntazam budanmış, yol kenarları ve sokak lambaları harika saksı çiçekleri ile donatılmıştı. Yasemin ve ıhlamur kokuları arasında yürümek çok hoşumuza gitti.

 

Öğle saati aç kaldık ????

Birçok restoran öğle saati kapanıyor. Saat 11:00 - 12:30 arası kısa bir servis yapıyorlar ve sonra kapanıp saat 17:30 da açılıyorlar. 12:30 - 17:30 arası iyi yerlerin hepsi kapalı. Ancak tek tük açık olan yerler bulabilirsiniz. Yani o bölgede sıradan olarak gösterebileceğim bir burger dükkanı dahi kapalıydı :)

 

Neyse ki sokak lezzetleri tarzında deniz ürünleri yapan bir büfe bulduk. Buradan dev kağıt külah içine doldurulmuş kızarmış kalamar, karides, ahtapot ve sardalya aldık. Karışık kornet dedikleri bu servisi beğendik. Hatta 1 korneti 2 kişi bitiremedik...

 

Space Riccone

"Efsane Riccione'de"

 

Uzun yıllar boyunca elektronik müzik alanında dünyanın en iyi kulübü ünvanını elinde tutan Space Ibiza, 2016 yılında Ibiza'da tamamen kapanmış ve 27 yıllık müthiş serüveni sonlandırmıştı. Space'in müthiş ünlenmesinde ve dünyanın en iyi kulübü olmasında büyük rol oynayan THE KING lakaplı  İngiliz efsane Carl Cox'un kapanış gecesindeki 10 saatlik unutulmaz son performansını yerinde yaşamak için Ibiza'ya gitmiştik. Daha önce Avrupa'nın farklı şehirlerinde ve yine Space Ibiza'da defalarca dinlediğim Coxy son kapanış gecesinde performansı ile binlerce kişiyi büyülemişti.

 

Space, 7 yıl sonra Riccione'ye ile geri döndü...

Kapanışta vardık, açılışta da olmalıydık. Carl Cox'un dünyadaki en büyük hayranlarından biriyim. Yıllardır Carl Cox için onlarca defa Avrupa şehirlerinin havaalanına iniş yaptım:) Carl Cox resident DJ olduğu yıllarda ikonikleşmiş olan Space'in açılış gecesini yine Carl Cox yaptı. İtalya'nın diğer şehirlerinden ve diğer Avrupa ülkelerinden binlerce techno müzik tutkunu Riccione'ye akın etti.

 

Müthiş desem az kalabilecek bir performans ve harika bir açılış gecesi partisi sonrası ertesi sabah Saludecio'daki evimiz Tamerici'den ayrılma vakti gelmişti...

 

Tekrar 1 buçuk saatli bir araba yolculuğu ile Bolonya'ya döndük ve kiralık aracı geri bırakarak vakit kaybetmeden Bolonya merkez tren istasyonuna geçtik. Daha önceden aldığımız hızlı tren biletlerimiz ile trene atlayıp arabayla saatte 300 KM hıza çakarak 7 saatte gidilen yolu 3 buçuk saatte tamamladık.

 

 

NAPOLİ'deyiz ????

 

"vedi Napoli e poi muori"

Napolilerin ünlü sözü olan "vedi Napoli e poi muori" , "Napoli'yi görmeden ölme" anlamına geliyor. Bu söz kentin resmi sloganı niteliğinde. 7 sene önce Napoli'ye gitmiş ancak şehrin merkezini şu anki kadar gezmemiştim. Bir pizzacıda pizza yiyip 1 saat oyalanıp direkt olarak Pompei bölgesine geçmiştim. Ancak Napoli ile ilgili hafızamda kalan eski püskü binalar ve balkonlardaki çamaşır iplerinden sarkan çamaşırlardı.

Bir Pazartesi günü tekrar Napoli'deyim...

Bu sefer 2 günü sadece Napoli'ye ayırdık. Şehrin, aklımda kalanından çok daha fazlasını görmek ve yaşamak için...

Bologna'dan gelen trenimizden indikten sonra metro ile şehir merkezine geçtik. AirBnB'den ayırttığımız evimiz şehrin tam merkezinde klasik bir Napoli apartmanındaydı. Daracık sokaklardaki döküntü binaların pencerelerinde birbirleriyle bağıra bağıra konuşan yaşlı İtalyan teyzelerin olduğu, keşmekeşin tüm hatlarıyla esir aldığı çok acayip Napoli sokaklarında...

 

"Yunanlar tarafından MÖ 6. yüzyılda kurulan Napoli, İtalya’nın Campania bölgesinin başkenti. İtalyanca’da Naples olarak adlandırılan ve Yunanca’da "yeni şehir" anlamına gelen Neapolis’den gelen Napoli, Güney İtalya’nın en büyük, tüm İtalya’nın Roma ve Milano'dan sonra üçüncü en büyük şehri. Napoli, Akdeniz sahilinde, Napoli Körfezi üzerinde, Vezüv Yanardağı ve Campi Flegri adında iki volkanik bölge arasında yer alıyor."

 

 

Gel bakalım serseri çocuk...

"Napoli'nin kalp atışlarını attığım her adımda hissediyorum"

 

Pazartesi akşamüstü ve akşam saatleri Napoli'yi geziyoruz. Şehrin ana caddeleri ve ara sokaklarına birçok yere girip çıktık. Yıllar önce gelmiştim ama bu kadar detaylı gezmemiştim. Napoli başka zamanlarda kalmış gibi...  Buradaki olay, İtalya genelindeki korunmuş tarihi doku değil. Şehir tümüyle harabe, tekinsiz ve gizemli. Tüm bu eski püskülüğün yanında her sokağından, kaldırımından, meydanından sanat ve hayat fışkırıyor.. Tarihi sokakları, kiliseleri, meydanları, pasajları, kaleleri ve nefis mekanlarıyla Napoli'nin kalp atışlarını attığım her adımda hissediyorum.

 

Napoli, geçmiş zaman içerisinde Lombardlar, Gothlar, Normanlar, Swabianlar ve İspanyollar’ın baskın ve istilasına uğramış. Bu dönemlerde şehir kültürel olarak zenginleşmiş.

Tarih boyunca istilacı toplulukların hedefinde olan liman kenti Napoli’de insanlar güler yüzlü, misafirperver ve cana yakın bir tarza sahipler. Kalabalık sokakları ciddi anlamda kötü bir şöhrete sahip. Gerçek bir İtalya deneyimi yaşamak istenyenlerin ziyaret ettiği Napoli, balkonlarından uzanan çamaşırları, mistik  sokakları, gürültülü hatta bağırarak konuşan insanları, kafelerde zaman geçiren gençleri, koşturarak oyun oynayan çocukları ile tam bir İtalyan... Şehir, Akdeniz kültürünün canlılığı ve sıcaklığını her yönüyle yansıtıyor. Napoli'de onlarca müze, sanat galerisi tiyatro ve opera da şehre gelenleri büyülüyor.

"Napoli Limanı, Akdeniz’in ve Avrupa’nın en büyük limanlarından biri ve yakında bulunan birçok küçük Akdeniz adasına, Sardinya’ya, Sicilya’ya, Eoliyen adalarına, Korsika’ya ve Tunus‘a giden feribotların merkez limanı."

 

Gece geç saatlere kadar dolaştığımız ve hatta şehirde sürekli olarak verilen "ara sokaklara girmeyin" uyarılarına rağmen şehrin her yerine girdik, çıktık. Tekinsiz ortamı hissetmemek zaten mümkün değil. Sanırım Napoli efsanesi Diego Maradona, Arjantin'den sonra kendine en uygun şehri bulmuş ve burada bu yüzden başarılı olmuş :)

 

Şehir dev bir İstanbul'un Tarlabaşı - Balat - Eminönü semtleri gibi. Ama binalar için  haksızlık yapamayacağım. Hepsi tarihi, hepsi benzer döküntülükte. Camları bile olmayan balkonlardan muşambalarla kapatılmış evler, neredeyse tüm binalardam don-atlet ve çarşaflar sarkan çamaşırlar, dar ve çöplerle dolu pis sokaklarda gezinen Afrikalı, Hintli, Bangladeşli göçmenler, hayatımda gördüğüm en vahşi scooter motosiklet trafiği, kaldırımlara kuralsızca park etmiş araçlar, bitmeyen korna sesleri ve yayaya yol vermeyen scooterlar, arabalar. Sanki Bangladeş gibi, sanki bir Güney Amerika gettosu gibi ya da Karaköy'de işportacılarla dolu bir muhit gibi... Vee, tüm bunların arasında bağrış çağrış konuşan İtalyanlar, birbirinden enfes kafe ve restoranlar, sokaklarda dans eden insanlar, şarkılar söyleyerek eğlenen gruplar, sokak müzisyenleri, meydanlarda ve sokaklarda masa - sandalyeleri dışarı atmış tıklım tıklım dolu barlar, harika pizzacılar, dünyanın her yerinden turistler...

 

"Napoli bu yıl İtalya'da turist rekoru kırmış. Napoli'nin yıldızı önümüzdeki yıllarda daha da parlayacak gibi duruyor"

 

Pizzanın doğduğu İtalyan şehri

Napoli, pizzanın anavatanı... İtalya'da iyi pizza yiyebilirsiniz ama Napoli'de pizza yemediyseniz gerçek iyi pizzayı henüz yememişsiniz demektir. Pizzanın doğduğu bu büyülü Akdeniz şehri, lezzet tutkunlarına çok iyi seçenekler sunuyor. Biz ilk akşamımızı şehrin en iyi restoranları listesinde ilk 5'te bulunan "Locanda Monacone / Neopolitan Restaurant" a gittik. Önceden rezevasyonsuz girilemeyen bu lokal Napoli restoranının çok iyi lezzetlerini deneme fırsatı bulduk. Napoli'de yeme içme fiyatları, diğer İtalyan şehirlerine göre daha uygun. Şehrin en ünlü restoranlarından olan Locanda Monacone'de yarım litre ev yapımı şarabın yanı sıra, masaya gelen başlangıçlar, ana yemekler ve tatlı için sadece 50 Euro ödedik.

İlerleyen saatlerde restorandan çıkıp evimize doğru yürürken şehrin modu daha  da değişmişti. Apartman önlerinde, parklarda, barlarda, farklı farklı mekânlarda, sokak aralarında, evlerin balkonlarında, evlerinin kapı önlerine attıkları küçük masalarda herkes içki içiyordu. Sanki içmeyene ceza verilecek gibiydi :)

Maradona'nın resimlerİ, bayrakları, ve hatta heykelleriyle süslü Napoli sokaklarından geçerek otelimize doğru yürüdük. Napoli'nin her köşesinde ayrı bir hikâye yazılıyordu...

Napoli yer altı şehirleri

Napoli'de yer altı turuna da katıldık. Napoli'deyken günlük olarak organize edilebiliyor. Napoli’nin merkezinin yaklaşık kırk metre altında, Dünya’dan tamamen bağımsız görünen Napoli Yeraltı Kenti, tarihin derin izlerini içinde saklıyor. Kent zamanla küçük değişikliklere uğramış olsa da, orijinal dokusunu gözler önüne seriyor. Burayı ziyaret etmek geçmişe yolculuk hissi uyandırırken, Yunanların kurduğu 2700 yıllık bir tarihe de tanıklık etmenizi sağlıyor.

Şehrin ruhunu yansıtan sarı tüf taşı yeraltı şehrinin duvarlarını oluşturuyor. Sanatın, etkileyici mimarinin ve tarihin başrol oynadığı Napaoli'ye gelirseniz, Napoli Yeraltı Kenti bölgesini sakın görmeden dönmeyin.

Şehrin hareketli bölgelerinin hemen altında yer alan sakin ve efsanelerle dolu yeraltı kenti, şehrin tamamının altını kaplıyor. Ancak zamanında atılan çöplerden ve 2. Dünya Savaşı sırasında depolama sebebiyle içeri bırakılan malzemelerden ötürü henüz sadece 1 KM'lik alanı temizlenebilmiş ve açılmış. Şehrin altında 50 KM civarı uzunluğunda bir yer altı tüneller şehri bulunuyor. Sanatın göz kamaştıran örneklerini yansıtan kemerler, sırlarla dolu labirentler ve karanlığa uzanan tünellerden oluşan kent büyüleyici... İtalya’nın iştah kabartan tatlarını denemekten artan zamanınızda, bu eşsiz yeraltı şehrine düzenlenen turlardan birine katılabilirsiniz. Halka açık önemli kısımları görmenizi sağlayan turlarda yeraltında kurulan Yunan - Roma tiyatrosunun yeraltı kalıntıları, Yunan – Roma tarihi su kemeri ve Summa Cavea bölümlerini görebilirsiniz.

"2700 yıl önce inşa edilen yer altı şehri 2.  Dünya Savaşı sırasında sığınak olarak kullanılmış. Savaş sırasında kullanılması gereken birçok araba, araç ve gereç bu tünellere indirilerek zarar görmeleri önlenmiş..."

Da michele

"Michelin yıldızına doymayan Napoli pizzacısı"

Napoli'nin en ünlü pizzacısı Da Michele'e gitmeden olmaz. Burası kesintisiz her sene Michelin yıldızı alıyor ve şehrin en ünlü pizzacısı. Kapısında her daim kuyruk var. Geldiğinizde size bir numara veriyorlar ve yaklaşık 1 buçuk saat beklemeye başlıyorsunuz. Sokaktaki diğer barlar, kafeler de en çok Da Michele'de kuyruk bekleyenlerden kazanıyor.

Sadece 4 çeşit pizza yapan ve menüsünde bu 4 pizza çeşidinden başka bir şey olmayan Da Michele'de margherita pizzamız geldi. Kenarları yanık yanık odun kokulu, müthiş güzel lezzetli ve kokulu domates ile yapılmış  Da Michele'in pizzasının en çok domatesine bayıldım. Bir domates sevdalısı olarak inanılmaz iyi geldi. Ancak bir bütünüyle değerlendirecek olursam Avrupa veya Amerika'nın farklı yerlerinde daha iyi pizzalar yemiştim.

Libreria Berisio

Napoli'de gidilecek yerler listemizde olan bir diğer yer ise Libreria Berisio'ydu. Bir kütüphane ve kitap dükkanı düşünün... Aynu zamanda çok kaliteli bir kokteyl bar...

İçeride kitap okuyanlar ve kitap satın alanlar var ve aynı anda kokteyl öneren ve servis eden  garsonlar. Ambiyans harika. Loş ortam, rahat koyu kahve deri koltuklar, kitap rafları ve çalan güzel müzikler. Burada oturup birkaç saat sıkılmadan vakit geçirebilirim. Zaten biz de öyle yaptık. Bu arada sert ama tatlı bir kokteyl istiyorum dedikten sonra getirdikleri güllü ve vişneli kokteyl gerçekten çok iyiydi.

Vespa ile Amalfi'ye geçme vakti...

Daha önceden internetten ayırttığımız Vespa'mızı Napoli'deki kiralama merkezinden alıp Amalfi için yollara düştük. Bu arada dev boy valizimizi 3 günlüğüne motosiklet kiralama ofisine emanet ettik. Bir Vespa scootera sığacak kadar eşya ile 2 kişi düştük yollara. Arkamdan Aslı navigasyondan bakıp tarif ederek bizi Napoli'nin keşmekeşinden çıkararak Salerno şehrine doğru yola sokmaya çalışıyordu. Deneyimli biri değilseniz Napoli'de motosiklet kullanmayı aklınızdan bile geçirmeyin. O nasıl bir trafik nasıl bir ortamm...

Ama onlar hızlıysa, bilmedikleri bir şey var..;

Ben daha hızlıyım :)

Vespa ile Napoli caddelerin cirit ata ata ve Napolilileri bile hayrete düşürecek cambazlıklarla Salerno şehri yollarına doğru girdik. 2 saat civarında sürecek olan yolculuk bizi ünlü Amalfi Coast'a getirecekti.

Napoli'nin tüm kaosu arkamızda kalmıştı. Artık masmavi Akdeniz'e kıyı yollardan Amalfi kıyılarına geliyorduk. Bir gece Sorrento'da kaldık. Burada Trattoria De Emilia adlı müthiş güzel İtalyan restoranında tüm tatilin en iyi akşam yemeğini yedik. Denizin üzerindeki restoranda akerdeon eşliğinde çok keyifli bir ortamda yediğimiz akşam yemeği bizi mest etti. Müthiş lezzetli deniz ürünleri, balıklar, deniz ürünlü makarna, salatalar, zeytinyağları ve Modena balzamik sosları çok iyiydi. Yan masamızda oturan İskoç çift ile arkadaş olduk. İlerleyen saatlerde İskoçya’da yaşayan arkadaşım Sertaç telefonda muhabbet ediyorlardı. Belki bir gün İskoçya’da ya da başka bir yerde görüşürüz dedik:)

Sorrento’da çiçekler içindeki otelimizde geceyi geçirdikten sonra ertesi sabah Positano’ya doğru yola devam ettik. Buralar gerçekten de Vespa’nın ruhunu en iyi yansıtan yerler. Çiçekler içindeki Akdeniz manzaralı virajlı yollar, yanımızdan geçen mini mini üstü açık arabalar, bisikletler ve yüzlerce - binlerce scooter motosiklet. Motorların çoğu da tabii ki Piaggio - Vespa. Yasemin  ve ıhlamur kokuları arasında müthiş manzaralı yollardan, tünellerden, taş köprülerden geçerek Positano’ya geldik. Burası Amalfi kıyılarının en güzel yeri. Amalfi’nin kendisi ismi en bilinir olmasını rağmen bizi Positano kadar etkilemedi. Müthiş güzellikte mavi ve turkuaz Akdeniz suları, yamaçlara ve kayaların tepelerine konumlanmış evler, kiliseler, restoranlar ve farklı farklı mekânlar… Denize girmek için tüm yamacın virajlı yollarımı tamamlayıp aşağı kadar inmelisiniz. Ya da uzun ama keyifli bir iniş - çıkış yürüyüşü. Hangisini seçerseniz keyif alacağınız garanti. Ancak Temmuz - Ağustos sıcaklarında durum biraz farklı olabilir. Haziran başı bence en ideal tarih.

Sorrento ve Amalfi’de 2 gün geçirdikten sonra tekrar Napoli’ye dönüp kiraladığımız Vespa’yı bırakıp otobüs ile Bari’ye geçme vakti gelmişti. Bari - Puglia bölgesinde 3 gün daha geçirip 3 gün sonra Bari’den kalkan uçağımız ile İstanbul’a dönecektik. Ancak ani bir kararla rezervasyonu yapılmış, ödeme iadesi dahi olmayan otellerimizi ve uçak biletlerimizi yakarak Napoli’den Bari yerine Roma’ya geçtik ve ilk uçak ile İstanbul’a döndük. Evet, tekrar bilet aldık ve diğer her şeyi yaktık.

Neden mi ? Evet İtalya çok güzeldi amaa, canımız çok fena çay istemişti… :)