Bozcaada deyince çoğu kişinin aklına gelen, gelenekselleşmiş etkinliklerden biri Bağ Bozumu Festivali… Her yıl eylül ayının ilk haftasında kutlanıyor. Ada, festival döneminde çok kalabalık oluyor. Biz de bu yıl ilk defa bağ bozumu festivaline katılmak için Bozcaada’daydık. Aynı hafta sonu tiyatro festivali de olduğunu öğrenince güzel bir tesadüf oldu bizim için, cumartesi günü tiyatro festivaline de katıldık. Âdeta bir taşla iki kuş vurmuş olduk.
Ada Camping
Eşim Tolga’yla birlikte daha önce motosikletle birçok seyahatimiz olmuştu… Ama bu motosikletler en az 1200 cc’lik, daha çok enduro denilen tarzda konforlu motosikletlerdi. Bu sefer bir değişiklik yapıp 300 cc’lik Vespa scooterımız ile yolculuk yapmayı düşündük. Tam ben bir butik otele rezervasyon yaptıracakken Tolga’nın “Neden çadırımızda kalmıyoruz?” demesiyle maceracı ruhumuz canlandı. “Acaba sığar mı sığmaz mı?” diye düşünürken Vespa’ya; çadır, şişme yatak, şişme yastıklar ve şişirmek için pompa, çarşaf ve yastık kılıflarımız, giysiler, plaj havluları, bluetooth hoparlör vs. tüm eşyalarımız sığmıştı. Doğrusu biz de bu kadar tahmin etmemiştik. Acaba bir çılgınlık yapıp daha doğanın içinde bir yerde kamp kurar mıyız diye düşünüyorduk, ama adanın her yerinin sit alanı olduğunu ve çadır kurmanın yasak olduğunu öğrenmemizle bu fikrimizden vazgeçtik. Bozcaada’daki tek izinli kamp alanı olan Ada Camping’te çadır kurduk. Bozcaada tatilimizin hemen öncesinde zaten uzun süre tatil köyü konseptinde otelde kaldığımız için bu farklı ve eğlenceli bir deneyim oldu.
Bağ bozumu turları
Bağ bozumu festivalinde bağ bozumu turları düzenliyorlar. Adanın merkezinde turlar için önceden rezervasyon yapılıyor. Kişi başı 150 TL gibi bir katılım ücreti alıyorlar. Traktörlerin arkasına binilerek hep birlikte bağlara gidiliyor. Yolculuk sırasında darbuka ve klarnet müzisyenleri size eşlik ediyor. Bağa gidildiğinde, herkes kendisine verilen hasır sepetlere üzüm topluyor. Dönüşte hasır sepetler ve üzümler sizde kalıyor… Biz, yaklaşık bir saat süren bu etkinlikten çok keyif aldık. Ayrıca festival süresince Bozcaada Belediyesinin kale içinde düzenlediği çeşitli konserler de vardı… Topladığımız üzümlere gelirsek… Aslında niyetimiz kamp alanına götürüp oradakilerle paylaşmaktı, ama motosikletle taşıyamayacağımızı anlayınca motosikleti sağa çektik, yoldan geçen ilk arabayı durdurduk. “Bağ bozumundan dönüyoruz, üzüm ister misiniz?” diye sorduk. Durdurduğumuz araba önce şaşırdı. “Biz sizi yolda kaldınız sandık.” dediler, sonra “Hasır sepeti de mi veriyorsunuz?” diye sordular. Sonra da teşekkür edip aldılar… Bu da bize eğlenceli bir anı oldu.
Polente Feneri’nde gün batımı
Bozcaada’ya gelmişken, buranın simgelerinden olan Polente Feneri’nin harika gün batımını izlemeden dönmek olmazdı. Merkezdeki şarküterilerde satılan gün batımı tabaklarından alarak gün batımı izlemeye gittik. Burada gün batımına karşı harika fotoğraflar çekerek keyifli bir akşam geçirdik.
Tiyatro Festivali
Ayazma Manastırı’nda gerçekleştirilen tiyatro festivaline katıldık. Üst üste birkaç oyun izleme fırsatımız oldu. Burada açık havada tiyatro seyretmek ve ardından konserleri dinlemek çok keyifliydi. Ayrıca Tiyatro Festivali’nde İzmit’in markası Miles Coffee’nin standını görmek bizi çok mutlu etti.
Vahit’in Yeri’nde mükemmel bir akşam yemeği
Bozcaada’nın en güzel plajı olan Ayazma Plajı’nda yer alan bu restorana mükemmel desek abartmış olmayız bence. Çünkü manzarasıyla, müzikleriyle, meze ve ana yemeklerin lezzeti ve tazeliğiyle, menünün zenginliğiyle ve servis çeşitliliğiyle buraya bayıldık! Şansımıza dışarıdaki masalardan son dakika iptal eden oldu da yer bulabildik. Yoksa burada yer bulabilmek gerçekten zormuş. Şu ana kadar Türkiye’de bu kadar keyifle yemek yediğimiz çok nadir restoranlardandır burası. Restoranın işletmecisi Vahit Ulaş’ı hem tebrik ettik, hem de kendisine; nolur böyle devam edin, dedik. Bozcaada’ya sadece Vahit’in Yeri’nde yemek yemek için bile gelinir…
Coffee Shelter’da kahve
Adada çok keyif aldığımız bir başka yer ise Coffee Shelter oldu. Burada, Bozcaada İlkokulu'nun eski sıralarında oturarak mükemmel lezzette sıcak ve soğuk kahveler içiyorsunuz. Duvarda geçmişe ait siyah beyaz portreler ve keyifli müziklerle biz burada zaman geçirmekten çok mutlu olduk…
Bozcaada’ya gelirseniz adanın birbirinden keyifli plajlarında denize girmelisiniz. Bunun dışında adaya gelirseniz adanın birçok yerinde satılan patlıcanlı böreği denemeden dönmeyin. Adadaki bağ evlerinde de kalabilirsiniz. Biz iki güne dolu dolu birçok şey sığdırdık. Kim bilir daha çok kalsak daha neler neler keşfederdik…
Sevgiler…
Yorumlar (0)