Çoğumuzun heyecanla beklediği bahar mevsimine giriş yapmak üzereyiz. Her yer yemyeşil, ağaçlar çiçek açmış, mis kokulu çiçekler etrafımızı çevrelemiş. Her şey bu kadar keyifliyken o da ne… Bir hapşırık kriziyle tüm keyfimiz kaçıyor. Maalesef artan kirlilik ve iklim değişikliğinin olumsuz etkilerinden biri de mevsim alerjisi olarak karşımıza çıkıyor. Bu dertten muzdarip o kadar çok kişi var ki; bazen açık havada dolaşmaya bile çekinip güzel havalarda kapalı ortamda kalmayı bile tercih eder oluyorlar. Özellikle ağaçların bıraktığı polenlerin neden olduğu boğaz-damak kaşıntısı, burun akıntısı, tıkanıklığı, hapşırma, kaşınan, kızaran, sulanan gözler, saman nezlesi, astım benzeri nefes alma sorunlarını tipik bahar alerjisi şikâyetleri olarak sıralayabiliriz.

Tedavide, kişinin hastalık seyrine göre antihistaminikler (alerjik reksiyonları baskılar), dekonjestanlar (burun içindeki ödemi azaltır), kortizon (reaksiyonları azaltır) kullanılması ile belirtilerin çoğunun giderilmesi mümkün. Ancak uzun süreli kullanımda bu ilaçların yan etkileri kişileri epey rahatsız ediyor. Peki; alternatif olarak kullanabileceğimiz fitoterapötik takviyeler yok mu? Quercetin, solunum yollarında oluşan alerjik reaksiyonlara karşı oldukça etkili olmakla birlikte, kısa dönemli kullanımında ciddi bir yan etkisi de bildirilmeyen oldukça masum bir maddedir.

1930 yılında ilk kez meşe ağacı ekstresinden elde edilen quersetin, aslında doğada en fazla bulunan flavonoid bileşenlerinden biridir. Üzüm, soğan, sarımsak, elma, lahana, yeşil çay, brokoli, yaban mersini gibi birçok meyve ve sebzede bulunuyor. Özellikle Covid-19 pandemisinde hem anti-inflamatuar özellikleri sebebiyle hem de pıhtılaşmayı engelleyerek hastalığın ciddi boyutlara ulaşmasını önleyerek adından sıkça söz ettirdi. Diğer yandan virüsün vücuda bağlanmasını engelleyerek hücre içine girmesine karşı koymuştur. Araştırmalar, quersetin içeren anti-inflamatuar gıdaların, kalp rahatsızlığı ve kan damarı problemleri, alerjiler, enfeksiyonlar, kronik yorgunluk ile ilgili belirtiler gibi bir dizi iltihaplı sağlık sorununu yönetmesine yardımcı olabileceğini gösteriyor. Vücudumuzda, bir hassasiyet veya alerji durumunda ortaya çıkan bir kimyasal madde olan histaminin salınmasını baskılayarak ve solunum yollarındaki aşırı uyarılmayı ve inflamasyonu azaltarak aktivite gösterir. Yapılan pek çok araştırma, doğal bir ilaç olarak nitelendirebileceğimiz quercetinin düzenli 12 haftalık bir kullanımı sonrasında, bazı reçeteli anti alerjik ilaçlar gibi alerji ile mücadelede eş değer olduğunu gösteriyor.

Gelelim bu önemli bileşiğin kullanım dozuna… Eğer dengeli ve sağlıklı bir diyet uygulamayı başarıyorsak günde ortalama besinlerle birlikte 25-50 mg civarında quercetin almamız mümkün. Bu miktarında bile kuşkusuz belli düzeyde yararlı etkiye sahipken bölünmüş dozlarda günlük kg başına 20mg’lık kullanımı ile ilgili yapılan çalışmalarda anti alerjik etkileri kanıtlanmıştır. Tabi ki kullandığınız herhangi bir ilaç tedavisi ve kronik rahatsızlığınız varsa quercetin takviyesi başlamadan önce mutlaka hekiminize ve eczacınıza danışın.

Bu önemli bileşik, suda çözünürlüğü çok düşük olduğundan dolayı tek başına emilimi ve biyoyararlanımı çok düşüktür. Bu sebeple biyoyararlanımını artırmak için vitamin C ve bağırsaklardan emilimini artıran bromelain ile birlikte kullanılmalıdır. Bu sebepledir ki; pek çok takviye içerisinde quercetin, bromelain ve C vitamini kombinasyonu ile beraber bulunmaktadır.

Her yıl bahar geliyor polenler etrafta uçuşacak diye kabusunuz oluyorsa bu sene quercetine bir şans vermenizi öneririm. Sağlıklı ve mutlu günler geçirmeniz dileğiyle...