KARADENİZ;

Karadeniz, gezilecek yerler bakımından ülkemizin en zengin bölgelerinden biri. Yeşilin hemen hemen bütün tonlarını barındıran bu lokasyon üç bölüme ayrılıyor. Batı, Orta ve Doğu Karadeniz Bölgeleri birbiriyle yarışan nadir güzelliklere sahip. Örneğin, Giresun, Trabzon gibi noktalar dünyaca ünlü yaylaları ile öne çıkarken Batı Karadeniz ise uzun sahilleri ile meşhur. Sizlere yapıtımız seyahatte deneyimlediğim lezzet durakları ve görülmesi gereken yerleri tanıtacağım.

 

MEŞHUR MENEMENCİ KELİN YERİ;

Aracınızla seyahat ediyorsanız Samsun’a gelmeden önce artık herkesin çok acıktık noktasında harika bir mekan önerim var. “Çakallı Menemencileri” Bu bölgede çok sayıda meşhur menemenci var. Fakat benim en sevdiğim ve her gidişimde mutlaka uğradığım lezzet noktası “Kelin Yeri” Menemencisi. İçeri girdiğiniz andan itibaren tarihe yolculuk yapmış oluyorsunuz. Restoranın her köşesi Antika eşyalarla dolu. Ayrıca kavurmalı, sucuklu, sadece kaşarlı veya dilerseniz karışık gibi bir çok menemen seçenekleri de mevcut. Tabi yanında gelen sıcak pide ve kupada sınırsız çayı da yazmadan geçemeyeceğim.

 

SİS DAĞI YAYLASI ;

Karadeniz’e gelip yaylaları gezmemek olur mu hiç? Karadeniz’de bir çok yaylaya gittim fakat benim en sevdiğim, en huzur buluğum yeryüzünden ki cennet “Sis Dağı Yaylası” ını size tanıtmak istedim. Doğu Karadeniz bölgesindeki en yüksek dağlardan biri olan Sis Dağı’nın zirvesi 4.058 metre yüksekliğiyle Türkiye’nin de en yüksek 4. dağı. Bu dağ, zengin flora ve fauna çeşitliliği, sarp kayalıkları, yüksek platoları, buzul gölleri, buzul vadileri ve şelaleleri ile doğa tutkunları için vazgeçilmez bir rota olarak geçiyor. Burada bulunan Eynesil Obası’ na doğru hareket ederken aracımızı durdurup o mis kokulu böğürtlenlerin den toplamayı ihmal etmedik. Şimdi gözlerinizi kapatınız; ciğerlerinizi dolduran müthiş temiz bir hava, yer yer evleri ve etrafını kaplayan ve sonra da dağılan bulutlar. Duyacağınız tek ses olan yayla ineklerinin çanlarının çıkardığı o ahenkli ses. Orada olabilmek eşsiz bir deneyim ve sizi başka bir dünyaya gittiğinizi hissettiriyor. Akşam üzerine doğru yaylanın uç kısmına doğru indiğimizde karşılaştığım manzara beni büyüledi ve inanın oradan ayrılamadım. Şehrin üzerine çöken bulutların üzerindesiniz ve güneşin o eşsiz batışını izliyorsunuz. Bu eşsiz anı sizler için ölümsüzleştirdim.

Yayladan dönerken bir hayli acıktık ve Trabzon Şalpazarı ilçesinin Doğanca mahallesinde bulunan Abalu Osmanın Yerine uğradık. lezzetli tatlarıyla yöre halkına ve çevreden gelen misafirlerine hizmet sunuyor. Bol kepçe diyebileceğimiz şekilde ki porsiyonuyla masadan doymadan kalkmanıza imkan yok. Paça, haşlama, kavurma, pilav, Kuru fasülye, Sütlaç vb menüsüyle hizmet veren restoran makul fiyatı ve lezzetiyle dikkat çekiyor. Özellikle benim tercihim haşlama oldu. Yolu düşenlere kesinlikle tavsiye ediyorum.

 

TRABZON VE TARİHİ KALKANOĞLU PİLAVCISI

Karadeniz’in gizemli sularına kucak açan büyüleyen bir şehir: Trabzon. Doğu Karadeniz’in incisi olarak bilinen bu şehir, her bir köşesinde geçmişten günümüze uzanan büyülü bir hikaye barındırıyor. Şehir merkezine gelir gelmez ilk yapmanız gereken iş “Tarihi Kalkanoğlu Pilavcısı”na uğramak olsun. Trabzon'da 163 yıllık Kalkanoğlu pilavcısı, 4 kuşak önce Osmanlı sarayında hazırlanan lezzeti, kenti ziyaret eden turistlerin beğenisine sunuyor. 1853’de Osmanlı-Rus Savaşı sırasında Osmanlı ordusuna da gıda sağlayan bu tarih kokan mekana gittiğimizde bizi bol tereyağlı şahane bir lezzet karşıladı. Dilerseniz et ve kuru fasulye ile sipariş edebilirsiniz.

Trabzon’nun sokaklarında gezerken bakırcılar çarşısından geçiyorsunuz ve tarihi dokuyu hissediyorsunuz. O kadar güzel ki bu nostalji dolu ve tarihi dokusu bozulmamış sokaklarda yürümek.

Meydana geldiğinizde yine tarihi bir otelin altında muhteşem lezzetler sunan restoranları görebiliyorsunuz. Ben Kuğu Döner’i çok seviyorum. Dönerinin lezzeti  muazzam.

 

GÖRELE DELİKLİTAŞ PLAJI

Karadeniz’in suyunu çok seviyorum. Akdeniz gibi aşırı tuzlu değil, çıktığınızda ve yüzerken sizi rahatsız etmiyor ve çok berrak. Buralara kadar gelip denize gitmemek olmaz tabi. Uzun sahil şeritleri boyunca bir çok plaj bulunuyor. Benim en sevdiklerimin arasında  Görele’ye doğru Karaburun mevkiindeki Deliklitaş Halk Plajı, Çavuşlu’ya doğru, Çamlık Önü  Plajı ile Eynesil Kalesi'ne yakın, Boztepe Altı Plajı temiz deniz suyuna sahip, Giresun plajları arasındadır... Ben sizlere Deliklitaş Plajın’dan bahsetmek istiyorum. Çeşitli doğa olaylarıyla denizin hemen kenarında bulunan bir kaya delinmiş ve ortaya inanılmaz bir görüntü çıkmış. Oldukça fotoğrafik olan Deliklitaş Plajı sosyal medyada da büyük ilgi görüyor.

Deliklitaş halk arasında bazı efsanelere de konu olmuş. Bir derdi, bir isteği olan kişinin bu kayanın altından geçtikten sonra dileğinin gerçekleşeceğine inanılıyor. Arkeolojik bir alan olan Deliklitaş Plajı’nın hemen arkasında bir mağara ve kaya mezarları bulunuyor. Burada minik bir plaj var ve şezlong, şemsiye ve cafe hizmeti alabiliyorsunuz. Ama dilerseniz kendi ekipmanlarınızla da gelip denizin tadını çıkarabilirsiniz.

ALTINBAHÇE RESTORANDA KAŞARLI LEVREK BUĞULAMA

Şimdi sizlere müthiş müthiş bir yemekten bahsedeceğim. Kaşarlı Levrek Buğulama. Tadına doyamacağınız bu güzel balık yemeğine Giresun’unun güzide ilçesi Eynesil’de yol üzerinde bulunan Altınbahçe Restoran’da bulabilirisiniz. Sıfır kılçıksız, fileto doğranmış özel seçilmiş levrek balığını, tepside domates, biber ve bol tereyağı ile pişirdikten sonra üzerine birde kaşar rendeliyorlar. Ortaya harika bir sunum çıkıyor. Ayrıca pide, köfte, ızgara çeşitleri ve balık çeşitlerinin de farklı sunumlarını bulabilirsiniz. Ayrıca balık çorbasına bayıldım, Onu ayrı yazmak istedim. Yemekten sonra bize baklava ve çay ikram edildi. Fakat öyle bir baklava ki, sıcacıktı ve yeni pişmiş olduğu belliydi. Favori ürünlerim; Kaşarlı Levrek Buğulama, balık çorbası, baklava. Karadenize yolu düşenler mutlaka ve mutlaka uğrayın. Konum bilgisi için “Altınbahçe Eynesil” yazdığınızda haritalarda görüntüleyebiliyorsunuz. Üstelik ulaşımı, yol üzerinde olması nedeniyle çok kolay.

 

GİRESUN KALESİ

Kale birinci derece doğal ve arkeolojik sit alanı olan ve Giresun’u ikiye bölen yarım adanın en yüksek yerinde, şehre hakim volkanik kayalık üzerinde yer alıyor.  M.Ö II. yüzyılda Pontus Kralı I.Farnakes tarafından yaptırılmış. Buraya kale-şehir denmektedir. Yapı, iç ve dış kale olmak üzere iki bölümden oluşmuş. İç kalede bir saray kalıntısı bulunuyor. Gezdiğinizde bunu hissedebiliyorsunuz. Kale duvarları kenti çevreliyor. Kalenin kuzeyinde ise blok taşlarla örülmüş mağaraların ise sığınak olarak kullanıldığı düşünülüyor. Harika bir tarihi dokusu var.

Kalede milli mücadele kahramanı Topal Osman Ağa’nın anıt mezarı bulunuyor. Ayrıca iç kısmı piknik ve gezi alanı olarak düzenlenmiş. Antik kaynaklarda “Bronz Duvarlı Kale” olarak anılan Giresun Kalesi’nin surlarının Helenistik Dönem'e ait olduğu düşünülmektedir. Kale yeşil ve mavinin buluştuğu Giresun'u yüksekten izlemek için de ideal bir nokta.  Özellikle seyir terasına bayıldım. Baya bir çıkıntıya sahip ve bu yükseklikte kendinizi müthiş hissediyorsunuz. Mutlaka gezip görmeniz gereken harika bir yer. Özellikle manzara sevenler ve fotoğraf çekmeyi sevenler için.