1.Gün İtalya Anıları- Napoli

Merhaba İtalya, dedikten sonra uçağın Napoli’ye inmesi ile birlikte kendimi tarihi kent olan Pompei’nin özenle kurulmuş, o dönemin mühendislik harikalarından biri olan antik kentinin büyük taş yollarında yürürken buldum. Uzun bir Pompei antik kent yürüyüşünde, tarihin somut kalıntılarını fotoğrafladım ve görsel şölen ile birlikte yolumu Napoli merkeze doğru çevirdim. Özellikle şunu belirtmek isterim ki, her bir şehirde gerek Antik Çağ gerek günümüzde her şehirde o dönemlerde insanların toplanacağı büyük alanlar ve geniş caddeler yaparak inşa etmişler. Sebepler ise yolların genişliği ve dizaynı ile bir uçtan diğer ucu görebiliyor olmanız. Yani herhangi bir yağma ve saldırı anında çevre güvenliği mantığı. Büyük alanlar ise alınan kararların, insanlara paylaşımları kolay ve etkili olması için..

Napoli merkezde olan alan meydan Piazza Del Plebistico ve çoğu eski yapılar tarihi dokuları korunarak belediye gibi iç devlet bünyesinde tutularak kullanılmaya devam etmektedir.

Ve Napoli’deki Umberto Galerisi’ni gezerken yerdeki işçilik, tavandaki cam ve görsel şölen başınızı döndürebilir. Meydanın hemen yanında eskilerde İtalyan mafyalarının buluştuğu cadde üzeri bir kafede, eskilerin kahvehanesi Cafféi Gambrinus’ta soluğu aldım. Umberto, americano ve Gambrinus’a gelen Oscar Wilde, Prenses Sissi, Emile Zola, Ernest Hemingway gibi isimlerin burada oturduğunu bilmek keyifliydi. Daha sonrasında ünlü mafya liderlerinin buluşma yeri olarak da adlandırılan Umberto Galleria’yı gezdikten sonra lvimoncello, kavuncello ve ev yapımı birkaç makarna sonrası tarihi kale olan Castel Nuovo’ya gittim. İhtişamı müthiş ve biraz yoğunlaşırsanız tarihten birkaç sayfa da okuyup gitmiş iseniz tatlı bir keyif hissi alıyorsunuz. 

2. Gün İtalya Anıları - Roma 

Roma’ya adım atar atmaz Kolezyum’un o dönemin mimarisini, donemin mühendisliğini, akustik bir ses ile izliyorum. MS 80 yılında açılan, zamanında gladyatörlerin arenası olan Kolezyum şimdiki dönemlerde ünlü sanatçılara ev sahipliği yapmaktadır. Esas ismi Flavium Amphitheaeter olarak da geçer. Yapımı 10 yıl sürmüştür. Sokakları, tarihi yerleri gezerken kendimi Trevi Çeşmesi yani Aşıklar Çesmesi’nde buldum. Geleneğe uymadım tabii ki ;) Ama benden bozuk para atıp onlar için şans dilememi isteyen arkadaşlar için bozuk paraları havuza attım. Trevi Çeşmesi üç sokağın birleşiminde ortadaki büyük alanda olan görsel tarihi ile fotoğraf çekilen yer olarak devam ediyor.

Yoluma ara sokaklardan tabelalar yardımı ile İspanyol merdivenlerine geldim. Burası 125 basamaktan oluşmaktadır ve birçok filme sahne olmuştur. İspanyol merdivenleri orta büyüklükte bir meydanda turistlerin fotoğraf çektirdiği yerlerden biridir. 

3.Gün İtalya Anıları - Roma

Roma bitmek bilmeyen tarihe ve görsel şölene ev sahipliği yaptığı için bitirmek çok da kolay olmuyor. 

Biraz da tarihi yapıdan uzaklaşıp alışveriş yapmak için outlet bölgesini keşfettim. Araç ile gidilen yerde İtalya’nın ünlü markalarını bulabileceğiniz butik şekilde özel dizayn edilmiş alandan biraz alışveriş yaptıktan sonra tekrar manzara ve görsel şölene geri dönüş yapıp göller bölgesine doğru hareket ettim. Castel Gondolfo Papanın kabul günlerinde kullandığı kilisedir ve Albanı gölünü tepeden izleyerek yoluma devam ettim. Roma’nın 25 km doğusunda bulunan bu yerden ayrılıp kısa bir yolculuk ile meşhur çilekli turtası ile ünlü olan Nemi köyüne geldim. Gerçekten turta ve dağ çilekleri harikaydı. Biraz köyde dolaşıp oradaki tarihi görselime ekledikten sonra ayrıldım ;) Manzara için tabii ki detaylar fotoğraflarda.. 

4. Gün İtalya Anıları - Roma Vatikan 

Ve Vatikan.. İtalyanca Stato Della Cittâ Del Vaticano. Büyüklüğü ve önemi itibarı ile devlet içinde devlet olan Vatika Roma Katolik Kilisesi’nin merkezidir. 44.000 m² bir alanda olan nüfus 1000 civarındadır. Hatta dünyanın en küçük ülkesi olma özelliğine sahip Vatikan tepesi üzerine kurulu şehir surla çevrilidir. Vatikan’da girişlerde, polis ve özel güvenlik sizleri uçağa binermiş gibi aramadan geçirmemektedir ve giriş için uzun kuyruk vardır. Ben şanslıydım ki kuyruğa denk gelmedim ama 2 polis ve özel güvenlikten geçildikten sonra içeri giriş olmaktadır. Kadınların omuzları, kolları ve başları kapalı; dikkat çekmeyen elbiselerle gelmesi, erkeklerin de şort boyunun diz hizasında olması gerekmektedir. 

5. Gün İtalya Anıları- Siena

Sabah Roma’dan ayrılıp önce Siena’ya doğru geldim ve Unesco Kültür Mirası olan bu kent adeta beni yüzyıllar öncesine götürdü. Floransa’ya geçiş yaptım ve Floransa’ya tepeden bakıp nasıl bir kente geldiğime dair izlenimlerim oldu. Meydana Duomo Floransa Katedrali’ne geldim. Diğer ismi Santa Maria Del Fiore diye bilinir. Gotik üslup ile mimarilendirilmiş yine büyüleyici bir yapı. Tarihi detaylar heykeller ile bir süre sonra bir arka meydanda sokak şarkıcısının müthiş ambiyansında oradaki bir restoranda akşam yemeğimi yedim.

6. Gün İtalya Anıları- Genovav - Portofino - Pisa

Floransa’da otelden sabah saatlerinde ayrılıp kısa bir yolculuk ile Protofino’ya gitmek istedim. Fakat Portofino’ya tekne ile geçmem gerekiyordu. Halk plajı ve minik limanı olan Santa Margerita’dan tekneye binip yaklaşık 15-20 dakikada Portifino limanına giriş yaptım. İner inmez tam meydanda bulunan Portofino’da kafede kahvemi yudumlarken biraz araştırma yaptım ki Portofino ismi bu kasabada çokça yunus balığı ziyaretinden sebep ki yunus limanı anlamına gelen Portus Delphini ismini almış. Fakat yıllar içinde söylenişi Portofino’ya evrilmiştir. Portofino’da bir Gelato yani dondurmacı ziyareti sonrası 3 saat kadar bir süre sonrası Pisa’ya doğru tekrar tekne ile geçip Santa Margerita’ya dönüp araç ile Pisa’ya doğru yola çıktım.   

Keyifli yeşilliklerin manzarası ile ki İtalyanlar yeşile çok fazla önem veriyorlar, neredeyse her yer yeşil ve doğa harikası.. Etrafı izlerken Pisa köyüne geldim ;)

Toskana bölgesinde bulunan Pisa, mucizeler meydanı olarak da bilinir ve İtalyanca ismi Piazza del Miracoli’dir. Pisa kasabasının sembolüdür. 1173 yılında yapılmış olup 56 metre yüksekliktedir. Yapımı 27 yıl sürmüştür. Güç ve zenginliğin sembolü olarak Genova ve Venedik’e rakip olarak yapılmıştır. 1990-2001 yılları onarım için kapalı tutulmuş olup 20 milyon sterlin harcanarak çökmeye karşı gerekli restorasyon yapılmıştır. Turistlerin ilgisini fazlaca çekmektedir.

Yan tarafında bulunan görkemli yapılar Pisa Vaftizhanesi ve Pisa Katedrali’dir. 

Keyifli bir gezi sonrası otele geçiş…

7.Gün İtalya Anıları - Bologna - Venedik - Padova

 Sabah yolculuğa Bologna’ya gidiş ile başlıyoruz. İtalyanlar buraya kızıl şehir ya da kırmızı şehir diyorlar. Burası Orta Çağ izlerini taşımaktadır. Avrupa’nın ilk üniversitesi burada bulunmaktadır. Università di Bologna 1088 yılında kurulmuş köklü eğitim ve geçmişi sayesinde Dante Erasmus ve Kopernik gibi isimleri yetiştirmiştir. Ve şehrin merkezine doğru ilerleyip Piazza Magggiore meydanındaki Asinelli Kuleleri ile karşı karşıya kalıp küçük bir dilim pizzanızı alıp meydandaki halka açık mahkeme merdivenlerinde etrafı izleyerek buranın keyfinizi sürebilirsiniz. Yemekleri ile ünlü olan Bologna’da bolonez soslu makarna tadımı yani yöre ismi ile Ragu ayrıca diğer popüler yemek olan Tigelle denendikten sonra mozzarella ve diğer çeşit peynirleri satın alıp vakumlattıktan sonra meydanda bir kahve alıp etrafı izlemeye koyuldum. 

Ve yolculuk.. Venedik yarımadasına doğru yol alıyorum.

Venedik limanına ulaştığımda bir tekne yani Venedik ismiyle Vapuretti ile Venedik’e doğru yol alıyoruz. Etraf yine tarihi görsel şölenini sunuyor. 117 adası ve 400 köprü ile adeta kazıklar üzerindeki şehir ve suların üzerinde uzunca kazıklar var. Bu kazıklar, suyun yükselme seviyesini gözle görülür şekilde ölçmek için.  

Derken Vapuretti yanaşır. Burası kimine göre kanallar şehri kimisi sular şehri kimisi maskelerin şehri diye adlandırır. Venedik’te çarşı meydanlar ve her yer maske satan kişilerle dolu. Yürüyüşüm sırasında ünlü Rialto Köprüsü’ne geldim. Biraz göz keyfi sonrası Venedik kanallarına bakan bir restoranda İtalyan şarabı olan Lugano’yu, deniz ürünlerini ve Tuna Tartare’yi tattım. Keyifli 2-3 saat sonrası gondol turu için ara sokaklardan siyah beyaz çizgili İtalyan arkadaşların gondolu ile kanalların 45 dakika kadar keyfini sürdüm. Pandemi sebebi ile şampanya ikramlarını da kaldırmışlar. 

Gondol keyfi sonrası Venedik meydanı olarak bilinen Venice San Marco ya da Venedik Piazza San Marco meydanında San Marco Bazilikası’na karşı Duka’nin sarayında bitişik yapının altında orkestranın olduğu bir restoranda bu aralar siesta saatinde içilen Aperol’u yudumlayarak o keyifli müzikleri yine görsel bir manzarada kendime ziyafet çektim. San Marco Katedrali 1907 yılında inşa edilmiş ve takma ismi Chiesa d'Oro yani altın kilise olarak biliniyor. Aperol arkası martini yudumlama sonrası akşam 22.00 gibi son tekne olan vapuretti ile Venedik limanına oradan da araç ile Padova’daki otele doğru yol aldım.

8. Gün İtalya Anıları- Verona - Sirmione - Garda gölü

Padova’dan yola çıkıp ilk durak olan Verona’ya yani aşıklar şehri Romeo ve Juliet’in hikâyesinin geçtiği yer Juliet’in evini ( Casa  di Guilietta ) ziyaret edip ki oradaki bir inanılışa göre Juliet’in sol memesini ellemek şans getiriyormuş, dilerseniz elleyin ;) Tarihi 13. yüzyıla kadar dayananan bu ev 76 yıl önce restore edilip turistlere açılmış ev 4 kattan oluşuyor. İçinde Juliet’in eşyaları sergilenmektedir. Sokakları gezerken Verona Arenası’na (Verona di Arena) doğru gelip önünde duran gladyatörler ile bir hatıra fotoğrafı çektirdim. 30 bin kişi kapasiteli arena, geçmişte tiyatro oyunlarının sergilendiği önemli mekanlardan biridir. Keza bahşiş olarak 10 euro verdikten sonra Verona Katedrali’ne doğru yürüdüm. 15. yüzyıla ait bu yapı gotik mimari içermektedir. Buradaki keyifli yürüyüşü bitirdikten sonra şirin bir kasaba olan Sirmione’ye doğru geçiş yaptım. Kasaba hafif bir tepede bulunan Scaligero Kalesi (Sirmione kalesi) ile karşılıyor. 13. yüzyılda savunma amaçlı yapılmış olan kale zincirle açılıp kapanan bir kale Sezarın da bir dönem burada yaşadığı söylentiler arasında ve bir alanda manzara eşliğinde kahveniz ve Garda Gölü’ne karşı 370 km² yüz ölçümüne sahip gölde sadece motor turu var. Fotoğraflarınız sonrası Vittoria Emanuele sokağında yürüyüşümü yapıyorum. İtalya’nın en önemli dondurmalarının bulunduğu sokakta ve tabii ki tadım yapıyorum.

9. Gün Lugano - İsviçre Gölü 

Lugano Gölü İsviçre’de bulunan yeri görmek için sabah saatlerinde İsviçre’ye geçtim. Gölün büyüklüğü, dağların ihtişamı sizi esir alıyor. İsterseniz gölde tur yapabiliyorsunuz. Yalnız burada frank öncelikle kullanılıyor. Burada sabah kahvemi içtikten sonra rotamı ünlü İtalya Como Göluü’ne doğru çevirdim. Kısa bir yolculuk sonrası öğlen 13.30 gibi Como Gölü’ne geldim. Önce etrafı, o eski tarihi yapıları görmek için 45 dakikalık Bie Como Golü tekne turuna çıktım. Alfred Hitchcoc, George Clooney ve ünlü İtalyan ailesi ve İtalya’nın birçok yerinin sahibi Medici ailesinin tarihi evlerini gördükten sonra Como gölünün kenarında bulunan bir restoranda öğlen yemeğimi yedim. Deniz ürünlerini seviyorsanız tercih etmelisiniz derim ve tavsiye edilen şarap ile.. 

10. Gün İtalya Anıları – Milano - Lombardiya 

Milano kültür başkenti şehir merkezinde ilk karşılaşacağınız gotik mimarisi ile Duomo di Milano görseli ve meydanda bulunan devasa yapı Avrupa’nın 4. büyük katedralidir. Katedral yapımına 1386’da başlanmış olup 500 yılda tamamlanmıştır. Andrea Bocelli de korona virüs günlerinde burada sahne yapmıştır. Duomo Katedrali’nin hemen sağ tarafında bulunan Milano Galleria Vittorio Emanuele Alışveriş merkezi bulunmaktadır. İçinde günümüzün pahalı markalarının dükkânları bulunmakta. Alışveriş sonrası şarabınızı yudumlarken o eşsiz mimariyi izleyerek keyif alabileceğiniz  büyük bir tavanı, epeyce yüksek mimarisi ile dışarı çıktığınızda meydandan ayrılmadan manzarası olan Di Duomo Restaurant’a oturup hem Vittorio Emanuel hem de Duomo Katedrali’ne karşı moetinizi yudumlarken eşsiz İtalyan peynirleri eşliğinde manzaranın tadını çıkarabilirsiniz. Geç saatler sonrası otele geçiş ve sabah Milano havaalanında Türkiye’ye dönü.. Teşekkürler THY 

Serkan Aksoylu