Devasa kuyumcu mağazalarından, mandıra ve hayvan yetiştiriciliğine birçok farklı iş kolunda başarıyla faaliyetlerini sürdüren iş insanı Muhammet Kurtuluş, şimdi de adını siyaset arenasında duyurmaya hazırlanıyor.

Samimiyeti ve içtenliğiyle sorularımızı yanıtlayan Kurtuluş’un röportajı sizlerle.

 

Merhabalar Muhammet Bey. Okurlarımız için kendinizi tanıtır mısınız?

Merhabalar... Adım Muhammet Kurtuluş. 1971 Trabzon - Of doğumluyum. Evli ve 3 çocuk babasıyım. 1978 yılında Körfez’e geldim ve bütün öğrenim hayatımı burada tamamladım. Şu anda üniversitenin iktisat bölümünü tamamlamak üzereyim. Yoğun iş hayatımın yanında öğrenim hayatımı da devam ettiriyorum.

Kuyumculuk sektörüne ne zaman ve nasıl giriş yaptınız?

Yakın bir arkadaşımla birlikte, elimizdeki Renault Flash marka taksimizi satarak ufak bir dükkân açtık. Daha sonrasında Allah bize bu günleri nasip etti, şubeleştik ve büyüdük.

 

Kuyumculukta kalite kontrol ve işçilik konusundaki standartlarınız nelerdir?

Kendi ürünlerimi atölyelere kendim yaptırırım. Çoğunlukla fuar ürünleri alırız. Yani fuara çıkan trend ve farklı ürünleri vitrinlerimize koyarız.  Kaliteli ve temiz iş yapmaya çok özen gösteririz.

 

Kuyumculuk sektörü haricinde birçok farklı sektörde faaliyet gösteriyorsunuz. Diğer işlerinizden de kısaca bahseder misiniz?

2010 yılında ticaret yapabilmek için Trakya bölgesine gittik ve koyun aldık; ama koyunları satamadık, elimizde kaldı. Bakacak yerimiz olmadığı için de çiftlik alma mecburiyetinde kaldık. Koyunlar doğurmaya başladığı an, meradan bir yer daha aldık ve bu şekilde hayvancılık işine girmiş olduk. Bu gelişmelerden sonra Trakya Bölgesi’nde hayvancılık işine yoğunluk verdik. Edirne/Uzunköprü, Tekirdağ/Hayrabolu ve Kırklareli/Havza olmak üzere toplamda 3 tane büyük çiftliğimiz var. Çiftliklerimizde ürettiğimiz ürünleri, Körfez’de “Hayrabol Et ve Süt Ürünleri” adlı doğal ve organik ürünler mağazamızda satıyoruz. Bunlar haricinde Lüleburgaz’da kum maden ocağımız var. Topraktan ve tarladan alıyoruz, kum ve çakıl haline getirerek piyasaya satıyoruz.

Müşteri memnuniyetini nasıl sağlıyorsunuz ve müşteri ilişkilerini nasıl güçlendiriyorsunuz?

Müşteriler bizim velinimetimizdir. Onlara “müşteri her zaman haklıdır” yaklaşımıyla davranıyoruz. Birebir ilgilenerek, onların gönüllerini kazanarak samimiyetimizi ilerletiyoruz.

 

 

Zorluklarla başa çıkma konusunda yaşadığınız deneyimlerden birini paylaşabilir misiniz?

Bu iş olmaz, yapamam, edemem, çok zor, imkânsız gibi düşüncelerim hiç olmadı benim. Zaten, bu tarz karamsarlıklara düşen insanları da pek sevmem. Bir kere “olmaz” dersen o işe, o iş zaten olmaz. Bu yüzden her zaman “yaparım”, “olur” ve “olacak” gibi yaklaşımlarda bulunurum. Tabii ki zor ve sıkıntılı dönemlerim oldu. Hayvancılık işi yaparken 4 ay doğru dürüst uyuyamadığımı bilirim. Hayvancılık işi için “yapamazsın” demişlerdi ama başarılı oldum...

 

Geleceğe dair hayalleriniz neler?

Çocukluğumdan beri en büyük hayalim; herkes gibi yiyip içmek ve çok çalışanla birlikte çok çalışmak. Çalışanlarım benim elemanlarım değil, çalışma arkadaşlarımdır. Herkes durduğu yeri temiz tutmalı, işini dürüst yapmalı... Buna ben de dâhilim. Gerektiği zaman paspas da yaparım, çay da dağıtırım, koyun da bakarım. Benim ileriye dönük hedefim ve hayallerim bunlardır. Aile gibi olabilmek, hep birlikte bir şeyler başarabilmek.

 

Körfez Belediye Başkanlığı için AK Parti’den aday adayı oldunuz. Bu süreci nasıl değerlendiriyorsunuz?

Süreç şu anda çok verimli ve güzel gidiyor. Körfez’de uzun süredir yaşadığımız için bizi tanıyan kişi sayısı epey fazla. Belki herkes bizi sevmez, zaten herkes seni severse illa bir noksanlık var demektir. İnsan kusursuz olmaz. Geçmişte esnaflık ve gazetecilik de yapmamdan dolayı Körfez’de edindiğimiz intiba oldukça fazla. Birebir ilişkilerimiz oldukça kuvvetli. Bu tanınırlığın olumlu yanlarını göreceğimi düşünüyorum.

 

Şehirdeki gelişim için öncelikli hedefleriniz nelerdir? Vizyonunuz nedir?

Körfez’i yenilemek, depreme hazırlıklı hale getirmek... Kocaeli Körfez bir deprem bölgesidir. Bir deprem yaşadık ve binalarımız da eski. Ben çıkma yapılara karşıyım. Karşı olmamın sebebi ise; MÜSİAD’a üye olduğum zaman bir Japon mühendisi seminer vermesi için davet ettiler. Bizler de o seminere katıldık. Mühendis ayağa kalktı ve “Sizin binalarınızı çıkma yapılar yıktı” dedi. Geri dönüp baktığımız zaman çok da haklıydı. Deprem oldu, TOKİ olsun, askeri binalar olsun sapasağlam ayakta kaldı. Binalarımızı eskilerimizin yaptığı gibi tekrardan yapacağız. Kutu gibi binalar yapacağız, hiçbir bina çıkma olmayacak. Devletimizin desteğiyle gücümüz yettiği kadar tüm eski binaları yıkarak yerine daha sağlam, yeşil alanı daha fazla olan yapılar yapmayı düşünüyoruz. Tabii biraz zorluklar çekeceğiz, ama ne olursa olsun Körfez’i yeniden sağlam bir şekilde inşa edeceğiz. Planlı programlı bir süreç ile bu projeyi yöneteceğiz. Yeni yerleşim yerleri kurduktan sonra insanları kendi evlerinden, güvenli yeni evlerine geçireceğiz. Önce teklif ederek yeni yerlerine yerleştireceğiz, sonra da eski binaları yıkacağız. Bu sayede kimseyi de zor durumda bırakmamış olacağız.

 

 

Toplumda hangi sorunlara odaklanmayı planlıyorsunuz?

Başıboş sokak hayvanlarımız bir problem. Ben kısırlaştırma olayına karşıyım. Sebebi ise canlının anatomisi ile oynanıyor. Hayvanın anatomisiyle oynandığı için yavaşlıyor, şişiyor, hırçınlaşıyor. Bizim buna çözüm yolumuz ise şu şekilde olacak; ilçemizde bu projeye uygun yerlerimiz var, buraya bir alan yaparak dişi ve erkek ayrı olmak üzere barınaklar inşa edeceğiz. Dişi ve erkek hayvanlar birbirinden ayrı olduğu için de üreme olmayacak. Bu süreç böylelikle kendi kendine kimseye zarar vermeden tamamlanmış olacak.

 

Sizi siyasete yönelten temel motivasyon nedir?

Körfez’i yeniden yaratmak… Güzel yenilikler, verimli projeler gerçekleştirmek. Körfez’in tüm Türkiye’de ve dünyada bahsedilen bir yer olmasını sağlamak.

 

Siyasi kariyerinizin ilerleyen zamanlarda diğer sektörlerdeki işlerinizi yavaşlatacağını düşünüyor musunuz?

Aksine artıracağını düşünüyorum; çünkü lider kurar, çalışan fark yaratır. Ben sadece kurmakla meşgulüm, farkı çalışan yaratacak.

 

Böylesine yoğun bir iş hayatı sizi yoruyor mu?

Asla yormuyor, tam tersi beni genç ve dinamik tutuyor. Çalıştıkça gençleşiyorum. Ben asıl işlerimden, yoğunluğumdan ve sorumluluklarımdan ayrı kalırsam yorulurum.

 

Kocaeli'de özellikle de Körfez’de çok sevilen bir isimsiniz. Bu popülariteyi nasıl sağladınız?

Nasıl bakarsan öyle görürsün. Güzel bakarsan güzel görürsün. Ben kendi insanlarıma nasıl bakıyorsam, onlar da bana o şekilde bakar. Durum böyle olunca da bu tanınırlık zaten kendiliğinden gelişmiş oluyor.