Bu durumda artık sağdıç ve nedimelerin görevleri de gördüğüm kadarıyla farklı bir boyut kazanıyor.

Ama ben bir sağlık çalışanı olarak düğün organizasyonlarında büyük bir eksiklik olduğunu düşünüyorum.

Bu eksiklikten kaynaklanan sorunları organizasyondan günler, haftalar, bazen yıllar sonra eczaneye gelen danışanlarımdan dinliyorum.

Hayallerinin düğününü yapan çiftler ilk gece ve günlerinde hayat boyu mutluluklarına gölge düşürebilecek büyük felaketlere sürükleniyorlar. Geçmişte var olan sağdıç ve nedime kavramının içeriği ve sorumlulukları da açılış dansı ya da bekârlığa veda partisi gibi sorumluluklara evrildiğinden ilk gece veya günlere, evlenen insanlar maalesef hazır olamıyorlar.

Dijital dünyada ‘’kızlar soruyor’’ veya ‘’ ilk gece korkusu’’ başlıklarında yapılan Google aramaları yetersiz ve çoğu zaman yanlış bilgilerle bu duruma katkı veriyor. CİSED (Cinsel Sağlık Enstitüsü Derneği) gibi doğru bilgi kaynaklardan çoğu insan farkında değil diye düşünüyorum.

Benim önerim bu düğün organizasyonlarını yapan şirketler nasıl ilk dans için eğitim veren hocalarla çalışıyorlarsa aynı zamanda bünyelerinde konuya hâkim bir sağlık çalışanına yer vermeleri ve hazırlık evresi hizmetine bu eklemeyi yapmaları olacaktır.

İlk gecelerinde çiftlere cinsel ilişki konusunda doğru bilgilendirme yapılmalı, kullanmaları gereken tıbbi ve medikal desteklerle ilgili danışmanlık verilmeli. Bu büyük organizasyonun stresi karşısında gelin ve damat ruhen ve bedenen hazırlanmalı. Birkaç saatlik bilgilendirme ile ömür boyu sürecek birlikteliklerinin temellerini sağlam atmalarına ve bir yastıkta mutlu ve mesut olmalarına zemin hazırlanabilir. Kendilerini ve eşlerini keşfetmelerine ön ayak olunabilir.

Eğer evlenen çiftler organizasyon şirketinden bu hizmeti alamıyorsa o zaman bu konuda hizmet veren sağlık profesyonellerine gitmelerini öneririm. Bu arada size en yakın sağlık danışanı olan biz eczacılar da bu hizmeti gönüllü veriyoruz; merak etmeyin.

AŞI SEÇİMİ

Dünya Sağlık Örgütü Başkanı geçen yıl ‘’Biz sadece pandemiye karşı savaşmıyoruz, infodemiye karşı da savaşıyoruz.’’ dedi. İnfodemi; yanlış, yalan haberlerin ve komplo teorilerinin özellikle sosyal medya üzerinden doğru bilgiden önce yayılmasına deniyor. Bu durumda tabii insanlar endişe ve paniğe kapılınca pandeminin seyri daha da kötüye gidiyor.

İlk başlarda bu sözleri anlamlandırmakta zorluk çekmiştim. Gün geçtikçe akla hayale gelmeyen, hatta akıl tutulması denilecek bilgilerin insanları nasıl etkilediğini görünce durumu kavradım. 

Şimdi pandemi karanlığından tek çıkış yolumuz olan aşı konusunda, aynı durumu yaşıyoruz. Bilimsel bir disiplin içinde yönetilen faz çalışmalarına değil de kaynağı bile belli olmayan haberlere inanıp, aşı olmayan insanları görünce bu konunun uzunca bir süre insanlığı meşgul edeceğini düşünüyor ve bu konuda endişeleniyorum.

Bırakın faz çalışmalarını bir tarafa dünyanın önde gelen ülkelerinde milyonlarca insana yapılmış ve sonuçları raporlanmış aşılar konusunda mahalledeki Ayşe teyzenin nerden duyduğunu bile kanıtlayamadığı, kaynağı belirsiz bilgisine inanan insanları gerçekten anlamıyorum.

Benim aşı hakkındaki düşünce ve tavsiyemi sorarsanız. Birincisi;  sağlık otoritesinin kullanım izni verdiği, ulaşabildiğiniz ilk aşıyı olun. İkincisi; ülkemizde şu anda var olan Sinovac inaktif, BioNTech mRNA ve çok yakında kullanıma girecek Sputnik V vektör aşılarını olma şansınız var. Bu üç aşı da güvenilirlik ve etkinliklerini kanıtlamış durumda. Eğer tercih hakkınız varsa; yaşınıza, var olan kronik rahatsızlığınıza veya çocukluk döneminde geçirdiğiniz hastalığınıza göre seçim yapmanız için görüşelim.

Hayatınızı ve sağlığınızı emanet ettiğiniz hekimleriniz veya eczacılarınız bıraktığınız yerde sizleri bekliyor olacak.

GÜNEŞ DOSTUNUZ OLSUN

Galileo Galilei, dünyanın güneşin etrafında döndüğü iddiasına kellesini verdi. Belki düşüncesini “Güneş dünyanın etrafında dönmese de yaşam döngüsü güneş sayesinde devam ediyor.” diye dile getirseydi hayatı kurtulurdu.

D vitamininin savunma sistemimiz için gerekli olduğu ve güneş ışınlarına bunun için ihtiyacımızın olduğunu artık hepimiz öğrendik. Şimdi bu bilginin yanlış yorumlanmasından dolayı güneşin altında sere serpe yatan insanlar göreceğiz. Bu sebeple bu yıl kısa dönemde güneş yanıkları, uzun dönemde ise cilt kanseri ve foto yaşlanma konusunda patlama olacağından korkuyorum. Zaten güneş giren eve doktor girmez söylemi de bu pandemide bir kez daha kanıtlanmış oldu. Ama bu sözün söylendiği yıllardaki güneş maalesef aynı değil bilin isterim.

Güneş bu konuda dostumuz olacaksa ultraviyole ışınlarının zararlarına karşı artık kendimizi kesin korumalıyız. Ama aynı zamanda D vitaminimizin sentezlenmesini engellememeliyiz. Hatta ultraviyole B’nin yanında ultraviyole A’nın da taşıdığı tehlikeler artık kanıtlandı. Doğru zamanda, doğru güneş koruyucularla ve doğru sürelerde güneşlenerek zararlardan korunup, faydaya ulaşabiliriz.

Güneş koruyucularına da bu zorunlu durum karşısında talep arttı. Marka, çeşit ve içerik konusunda her gün bir yenisiyle karşılaşır olduk. Sonuç olarak güneş koruyucu mutlaka kullanmalı ve size uygun olanı seçmelisiniz. Özellikle kullanıcının yaşına, cilt tipine, kullanılacak bölgeye göre güvenilir markalardan seçim yapmalısınız. Sıralamanın önemi olmaksızın güvendiğim 5 markayı Avene, Bioderma, Mustela, Nuxe ve La Roche Posay olarak sizinle paylaşabilirim. 

Yine de bu markalardan size en uygun olanı seçmeniz için eczacılar olarak bıraktığınız yerde, yani eczanelerimizde sizi bekliyor olacağız.

Bu yaz güneşle gülümsemeniz dileğiyle…


Ecz. İbrahim Uygun